27 Şubat 2016 Cumartesi

TANKUT, BENİ AFFET!


Simitçi tepsisini kaptığım gibi, sesim gırtlağımdan sökülürcesine “Hatalarım vaaaaaarr!..” diye bağırarak, kendimi  sokaklara vurasım geliyor. Hiçbir yere sığamıyorum. Hayatımda ilk defa, belki de beni affetmeyecek bir adamın peşine düşecek kadar yürekli, harika bir birlikteliğin yarım kalmasının tek suçlusunun ben olduğunu görecek ve bunu gerekirse herkese haykıracak kadar dürüstüm. İlk defa...

Her şeyi yanlış anlayıp, ilan-ı aşkını kabusa döndürdüğümden beri kaç kere güneş doğdu ama ben hiç aydınlanamadım. Beni herkesin ortasında rezil edeceğin düşüncesini beynime sokan insanlar, şimdi yanımda yoklar. Senin ne halde olduğunu bile bilmiyorum. Kime sorsam, senden haber yok. İlk başlarda, bana kızgın oldukları için bir şey söylemiyorlar zannediyordum ama sonradan farkettim ki senden gerçekten haberleri yok.

Elimdeki tüm imkanlarla sana ulaşmaya çalışıyorum. Karşına çıkıp af dilemek, sana görüp görebileceğin en güzel ilan-ı aşkı yapabilmek için hayata direniyorum. Her gün güneşin doğuşunu izliyorum, sonra bilgisayar başına geçip sosyal araçları çözmeye uğraşıyorum. Seni bulmak için her gün ismini aratıyorum, blog hesabı açmayı öğreniyorum, en son oturduğun evin civarındaki durakta bekliyorum, büfeden su alıyorum, zaman zaman gazetelere kayıp ilanı veriyorum… Her gün aynı heyecanla ve “bugün olacak” ümidi ile yapıyorum bunu. Hayattasın hissediyorum. Beni cezalandırmak için yapıyorsun bunu. Ben yine de herkese, her yere haber bırakıyorum.

Tankut, lütfen bu kayboluşa bir son ver. Nefes alalım yeniden. Benimle yola devam etmek istemezsen anlarım ama lütfen karşına geçip senden özür dileyebilmem için seni bulmama izin ver. Lütfen, artık çığlık atıyorum, beni duy...

Pelin.

NOT: Bu yazıyı, Tankut'tan önce okuduysanız lütfen onu bulmama yardım edin. Sosyal medya, bu konularda herkese umut olan bir yer. Tankut'la, İstanbul Tıp Fakültesi'nde öğrencilik yıllarımızda tanıştık. 2005 girişliyiz. Tankut, benim yaşattığım rezillikten sonra 2006 yılında okulu bıraktı ve ortalıktan kayboldu. Kırgındım, o yüzden ona ikinci şansı vermedim. Sanki ben neysem, lütfuma layık görmedim onu! Konuyu çok dağıtmak istemiyorum. Diyeceğim şudur ki: İstanbul Tıp Fakültesi 2005 girişli, o zamanlar yüzünde ergenlik sivilceleri olan (şimdiye kesin geçmiştir onlar) adı Tankut olan birini tanıyorsanız ya da çevrenizde tanıyacağını düşündüğünüz birileri varsa, yalvarıyorum bunu duyurun.